KURUCULARIMIZ

Esra Ürkmez

Esasında hakkımda yazacak o kadar çok şey var ki…

Ama ben sadece, neden böyle bir şeyi yapmaya karar veren Esra Ürkmez’den bahsetmeye karar verdim sizlere…

Babama 2011 Eylül’ünde Pankreas Kanseri teşhisi konmuş ve ailem Ekim 2011’de zorlamalarım üzerine bana telefonda teşhisin sadece kanser olduğunu söyledi.

Neden telefonda?

Çünkü ben 16 senedir Amerika’da yaşıyorum. Bana deseler ki baban Pankreas Kanseri, iki çocuğumu kocama bırakıp o akşam atardım kendimi ilk uçağa…

Eylül sonunda Atatürk Havalimanı’na indiğimde ağabeyim beni ofisine götürüp ilk kez orada babamın Pankreas Kanseri olduğunu söyledi. Babam ameliyat olmuştu, ameliyatı iyi geçmişti ve doktorların dediğine göre 2 ile 5 yıllık bir yaşam süresine bakıyorduk. Ben, pek her şeyde araştırma ruhlu değilimdir, öyle çok da okumayı sevmem. Hamileyken çok okudum, özellikle çocuklarımın bebeklik çağlarında çok okudum, ama sonra ben bu işi kıvırdım diyerek onu da bıraktım.

Bana vereceksin sayıları, formülleri, Excel sheet’leri, o zaman benden mutlusu yok.

Taa ki babamın teşhisini öğrenip radyoterapi ve kemoterapi ilaç listesi elime geçene kadar. Babama da anlatmam kolay olur düşüncesiyle önce internet araştırmalarını Türkçe yapmaya çalıştım. Ama nedense bilgi bulmak o kadar zordu ki…

İngilizce aramaya başladığımda bütün kapılar açıldı: İlaçlar nedir? yan etkileri, ne yemesi ne yememesi gerek? neye dikkat etmeli? biz yakınlarını bekleyenler neler?…

Derken baktım ki internette en çok kullandığım şeylerden biri Google çeviri. Bulduğum bilgileri okudum, özet yaptım, anneme babama gönderdim. O kadar okuma ve araştırmanın sonucunda bizde de değişiklikler oldu. Kola içmiyorum artık, öğlen yemeklerinde organik yeşil çay içmeye başladım.

Hiç sevmedim başta, yok yok nefret ettim aslında. Eve aldığım süt, sebze, meyve bir anda organik oldu. 8 yaşındaki kızım bile bir gün tabağına bakıp “Anneciğim, bu tabakta organik olmayan bir şey kaldı mı?” dedi…
Ne yazık ki babamın hastalığında geç kaldık. Bazı şeyleri detaylı araştırıp doktorla konuşup üstelemeye başladık…Ne kadar çok soru sorarsanız o kadar bilgilendiriliyorsunuz. Her hasta, hastanın aile yakınları ve eşi dostu detayları bilmek istiyor…

21 Ocak 2012’de sevgili babacığım, Emekli Amiral Gazi Hüseyin Avni Ürkmez’i kaybettik. Birkaç ay içinde ellerimizden uçup gitti…İşte şimdi Ebru ile kurduğumuz “Kanserle Dans” blog, Facebook page, Twitter ile amacımız, ona yapamadıklarımı sizlerle paylaşmak ve bilgi bulamayanlara tercümeli metinlerle ulaşmak. Doktoruna danışmak ve beslenme konusunda bilinçlenmek isteyenler için size bir şekilde kaynağı belli bilgi aktarmak. Kim bilir, geç kalınmadan bir kişiye bile yardımcı olsak ne mutlu bize.

Ben, gönüllülük nedir bilmezdim. Benim günüm evim, işim ve çocuklarımdı. Zannederdim yaptığım yeterliydi, ta ki resimdeki gönül ortağımı bulana kadar… Hayatın yolları bizi bir şekilde buluşturana kadar. Kanserle Dans benim için aldığım her nefesin yarısı. Yaptığım iş, verdiğim gönül; benim bir parçam. Bütün bunları bana öğreten Kanserle Dans aileme ve gönül ortağım Ebru Tontaş’a teşekkür ederim.

Ebru Tontaş

Anneme meme kanseri teşhisi konduğunda 10 yaşındaydım pek bir şey hatırlamıyorum. Ameliyat oldu, radyoterapi yapıldı, tedavisi yapıldı. O aralar hep bulanık…
Bu sene başında babama prostat kanseri denildiğinde, ameliyat kararına kadar giden süreçte her şeyin içinde oldum, doktor randevularından testlere kadar uzaktan da olsa takip ettim. Prostat çok yaygın ve çoğunlukla yavaş ilerleyen bir kanser türü olduğu için önümüze birden fazla tedavi alternatifi çıktı.

Bunları araştırıp tartıp kendiniz için en doğru kararı vermeniz gerekiyor. Bazıları denenmiş bazıları yeni tedavi. Bu süreçte, babama elimden geldiğince destek olmaya çalıştım. Amerika’da bulduğum kaynakları araştırdım, hasta destek gruplarıyla yazıştım. Babamın tedavisi bitti ve şu an çok iyi! Esra da babasına kemoterapi tedavisi süresince destek olmak için bulduğu faydalı bilgileri tercüme edip ailesine göndermiş.

Konuşurken ikimizin de uzun araştırmalar sonucu biriktirdiği bilgileri paylaşma fikri doğdu ve doğru zamanın geldiğini hissedince “hadi yapalım bu işi” dedik. Herkesin bir şey bulabileceği yalın bir dille sağlıklı beslenmeden, terapi süresince destekten, doktorlar tarafından kullanılan birçok terimin ne anlama geldiğinden bahsedeceğiz. Bir kişiyi bile daha bilinçli olmaya, doğru soruları bulmaya, düşünmeye ve soru sormaya teşvik edersek ve o bir kişiye faydamız olursa ne mutlu bize. Bu arada bana çok soru geldi o yüzden bu eklemeyi yapma gereği duydum. Anne ve babamın tedavi süreci ve aile, arkadaş çevremde kanserle dans eden/etmiş olanlar dışında…

Yaşadığım yerde (San Francisco) meme kanserli hastalara destek veren bir kuruluş için gönüllü çalışıyorum. Ayrıca bir palyatif tedavi ve hospis merkezinde gönüllü ”caregiver” yani bakım yardımcısıyım. Hospis’in tam Türkçe karşılığı yok sanırım. Kısaca artık tedavi almak istemeyen, terminal ve son günlerini olabildiğince mutlu, ağrısız, kaliteli, rahat ve onurlu biçimde geçirmek isteyen hasta ve ailesinin tıbbi, sosyal, psikolojik ve pratik anlamda şefkatle desteklendiği bir model.